uzun zamandır... b - AlıntıSöz
duruyorum...susuyorum...
uzun zamandır... birgün´ü bekliyorum sanırım
bir gün her şey iyileşecek deyip
içimde öyle büyük fırtınalar biriktiriyorum ki
o fırtınaların her birinde okkalı küfürler çığlığıma kapılıp
kayboluyor... yutuluyorum olric
doğru olanı yapmak her zaman mutlu etmiyor olric...
mutlu olmak adına tüm düşüncelerimi bir kenara bırakma arzusuyla yırtarken yazılmışları...yaşanmışlıkları ki ben mutluydum olric.. mutluyduk..mutluymuşum biliyorum ki artık kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluğum, sahip olmayacak hayatımıza olric..
işte bu yüzden al yalnızlığımı ört üzerine
al yalnızlığımı olric.
giderken hiç gitmeyen kaçarken hep beni izleyen
her adreste karşıma çıkan sensin olric...
bak yağmur yağıyor yine üstelik gri.
bu aralar yağmurların rengi hep gri...
sen yağmur ve bir bardak demli çay...
birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz
sen çayı çok seversin olric yağmuru da ben
sensiz çay ısıtmıyor içimi olric...
bilmiyorsun ki koca bir ömrü harcamak dedikleri gerçeğin altını seninle çizdim ben..seni özlüyorum yağmur içimde hep seni özlüyorum olric...bul beni! çek çıkar düştüğüm kuyudan...ki biliyorsun ben var halimle yok olma çabasındayım nefes aldığın her anı hayata döndürememenin telaşındayım..
yazıyorum olric...okuya okuya bul beni..
ne imla..ne satır arası... ne paragraf..
boşluk yok olric...dopdoluyum...
buralarda kalakaldım olric...
bir o kadar durgun öyle bir şey işte...
görüyorum ki benimle birlikte hiçbir şey kalakalmıyor
zaman durmuyor insanlar durmuyor rüzgar esiyor yine sular akıyor saat inadına tik tak...akşam oluyor sabah oluyor...
ağaçlar bir döküyor yapraklarını bir çiçek açıyor...
ben hariç hiçbir şey kalakalmıyor olric...
hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki olric...
ilk açılan yaranın bir daha kapanmayacağıni
ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini
hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini
nereden bilebilirdin ki olric... şehirler değiştiriyorum olric
içimden şehirler geçiyor sen her durakda duruyor inmiyorsunlara takılıp kalıyorum şehirler değişiyor olric ben değişiyorum değiştikçe kanıyorum dünya da değişiyor ya...
bir yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte...
sen yok desen de... ay dolunay işte...
ve ben vazgeçip her şeyden
hayatlardan bir gölge gibi çekiliyorum uzaklara...
oğuz atay - tutunamayanlar
Diğer Oğuz Atay Sözleri ve Alıntıları
- Gerçek, başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür.
- Gözleriniz çok ses çıkarıyor, albayım.
- Beklenen geç geliyor; geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor.
- Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.
- Belki yarın soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum.
- Acaba ağaçtan, ottan ya da uçamayan böceklerden filan bir yerden sevmeye başlamış mıydım? Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde.
- "Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik. Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir duygululukla ve kendini beğenmişçesine ve kendinibeğenmişçesinesankibizdenöncebirşeysöylememişçesinegillerden olmaktan korkmadan kapınızı yumrukluyoruz."
- kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor
- "Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
- "Haklısınız albayım." Oturdu. "Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor."